TEKNOLOJİNİN KISA TARİHİ VE MİKRO İŞLEMCİLER

Teknolojik gelişmeler hayatımızı kolaylaştırdığı kadar bir o kadar da bizi bir birimizden uzaklaştırmıştır. Teknoloji sayesinde dünya küçülüp insanlar birbirleriyle iç içe oldukça psikolojik duvarlar inşa etmişler ve kendilerini birbirlerinden uzaklaştırmışlardır. Bu yüz yılın insanı teknolojiye o kadar bağımlı hale gelmiştir ki neredeyse teknolojisiz nefes dahi alamayacak bir durumdadır. Moleküler transportasyona doğru adım adım yaklaşırken, sesten hızlı araçlar bizi dünyanın öbür ucuna hatta uzaya dakikalar içerisinde ulaştırabilecek kapasitelere erişmiştir. İnternet sayesinde artık dünya neredeyse parmaklarımızın ucuna indirgenmiş aynı anda dünyanın çok farklı ülkelerinden onlarca insanla görüntülü ve sesli telekonferanslar düzenlemek sıradan bir hal almıştır. Aslında tüm bu teknolojik gelişmeler ve medenileşme seviyemiz birbirimize daha yakın olmamızı ve birbirimizi daha iyi anlamamızı gerektirirken dünyada artan savaşların ve çekişmelerin gösterdiği üzere durumun tam ters istikamette seyrettiği aşikardır. Kısacası teknoloji bize daha iyi insan olma değil daha iyi öldürme ve daha çoğuna sahip olma arzusunu getirmiştir.
Tekerleğin icadıyla başlayan tarihsel süreçte bilim çok mesafe kat etmiştir. Benim kanaatimce bilimsel gelişim tarihindeki en önemli buluş ise mikroişlemcilerdir. Bu gün her türlü bilgisayarın ve elektronik cihazın beyni olan ve bilgi paylaşımını en hızlı şekilde gerçekleştirmeyi mümkün kılan bu matematiksel veri işlemcilerinin gelişimine kısaca bir göz atmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
1970 yılından önce üretilen ‘‘Texas Instruments’ın TMS 1000’i ve Garrett AiResearch’ün Central Air Data Computer’ı.’’ Her ne kadar günümüz işlemcilerinin temeli gibi görünseler de 1972 yılında İntel Corporation tarafından geliştirilen 8008 kodlu ve 8-Bit gücündeki işlemcisi günümüz bilinen işlemci mantığının temelini oluşturmaktadır. İntel firmasının bu atağına 1974 yılında yine bir Amerikan şirketi olan Motorola, 6800 model işlemcilerini piyasaya sürerek cevap verdi. 1982 yılında WDC firması tarafından geliştirilen CMOS 65C02 kodlu işlemci yeni kurulan bir bilgisayar firması olan Apple tarafından çoklu alanlarda kullanılmaya başlandı. 80’li yılların başındaki bu gelişmeler sayesinde bilgisayarlar otomotiv ve endüstüri sektörüne girmiş ve yavaş yavaş evlerde bile kullanılmaya başlanmıştı. 1984 yılı başlarında Western Desing Center (WDC) tarafından ilk 16 Bitlik işlemcinin üretilmesinin ardından bu gün bile kullandığımız tüm bilgisayarların hali hazırda temel çekirdeğini oluşturan İntel’in x86 (8086) işlemcisi bir devrim niteliğinde ortalığı kasıp kavurmaya başladı. Daha sonra İntel’in 80386 ve 80486 modelleri ile birlikte tüm dünya “PC” yani “kişisel bilgisayar” (Personal Computer) deyimiyle tanıştı. Başlangıçta çok pahalı olan ve büyük şirketlerin mahzenlerinde saklanan bilgisayarlar artık evlerimize girmiş ve odalarımızı süsler bir hal almıştı. 16 Bit teknolojisinden 32 Bit teknolojisine geçişle beraber İntel firmasının Pentium 100,200, 300 serisi işlemcileri piyasayı işgal ettiler. Rakipleri olan Motorola ve Apple İntel’in hızına yetişemiyor ve kendilerini farklı alanlara kanalize etmeye başlıyorlardı. İntel’e işlemci pazarında rakip olan bir başka firma ise Cyrix’di ve onun da ömrü fazla uzun olmadı. İntel tam da piyasada tekel olmaya hazırlanırken başka bir firma ona rakip oldu. Herkes Amd firmasının da diğerleri gibi İntel karşısında tutunamayacağını düşünüyordu fakat hiç de öyle olmadı çünkü Amd’nin diğerlerinden bir farkı vardı, Fiyat / Performans. Amd, İntel’e oranla ucuz fakat performans olarak hızlı işlemciler üretmiş ve piyasada beğeni toplamıştı. Günümüzde de mikro işlemci piyasasında bu iki firmanın kıyasıya mücadelesi devam etmektedir.

BeğenFavori PaylaşYorum yap